Bazı efsaneler vardır, insanın içini ürpertir… Bazılarıysa “Aaa bu benim!” dedirtir. Tao Tie tam da ikincisi. Mitolojik bir canavar olabilir ama dürüst olalım; gece 02.00’de buzdolabını yağmalarken aynaya bakan herkes, azıcık Tao Tie’dir. Erkekler bu durumu “enerji depolama stratejisi” diye savunur, kadınlar “duygusal açlık” diye analiz eder. Gerçekteyse ikisi de doğru: Tao Tie, hepimizin içindeki açgözlü, doyumsuz, sevimli küçük canavardır. Ve evet, onu tanımak hayatı çok daha eğlenceli kılar.
Tao Tie (饕餮), Çin mitolojisinde sürekli yiyip asla doymayan, açgözlülüğün ve arzunun simgesi bir yaratık. Genellikle bronz ritüel kaplar üzerinde, sadece ağzı ve yüzüyle betimlenir çünkü onun tek derdi yemek yemektir.
Tao Tie Nedir? – Açlığın Mitolojik Maskotu
Tao Tie, Çin mitolojisinin en ünlü “Dört Kötülüğü”nden biridir. Ancak diğerlerinden farklı olarak, o dünyayı yakıp yıkmaz; sadece buzdolabını yıkar. Sürekli yer, yer ve… yine yer. Ne doyar, ne de utanır. Onu diğer mitolojik figürlerden ayıran da budur: Tao Tie bir ejderha kadar korkutucu değil ama bir paket cips kadar tehlikelidir.
Peki bu yaratık neden sadece ağzıyla tasvir edilir? Çünkü Tao Tie’nin varoluş amacı tek kelimeyle tüketmektir. Bazen yemek, bazen servet, bazen de ilişkiler… Doymak bilmez iştahı her alanda kendini gösterir.
Erkekler İçin Tao Tie: “Çözüm Odaklı Açlık”
Erkek zihni, Tao Tie’yi gördüğünde onu hemen bir strateji sorunu olarak ele alır.
“Doymuyor mu? O zaman daha fazla yemek bulalım.”
“Arzusu bitmiyor mu? Enerjisini başka yere yönlendirelim.”
Bu yaklaşım bir yandan pratik ve zekice görünse de Tao Tie’nin doğasını kaçırır: O doymak istemez. Onun açlığı bir sorun değil, kimliğidir. Erkekler bunu anlamakta zorlanır çünkü içgüdüsel olarak çözmeye, kontrol altına almaya çalışırlar. Halbuki Tao Tie çözülmez; sadece anlaşılır.
Kadınlar İçin Tao Tie: “Empatik Açgözlülük”
Kadınlar Tao Tie’yi görünce başka bir yerden yaklaşır:
“Ah zavallı, belli ki içinde bir boşluk var.”
“Bu kadar yemesi bir şeylerin eksik olduğunu gösteriyor.”
Bu empatik okuma genellikle doğruya yakındır çünkü Tao Tie’nin hikayesi aslında doyumsuz arzuların ve insani zayıflıkların bir metaforudur. Kadınlar bu yüzden onu anlamakta daha iyidir ama bazen fazla anlamaktan yanılırlar. Tao Tie, terapiste gitmez. Tao Tie, kurabiyeye gider.
Tao Tie ve Biz: Modern Dünyanın Açgözlü Yansımaları
Tao Tie’yi sadece antik Çin’de bırakmak hata olur çünkü bugün her yerde onun izlerini görebilirsiniz.
- Alışveriş bağımlılığında: “Bir çift ayakkabı daha, sonra bitecek.”
- Sosyal medya açlığında: “Sadece bir reel daha…”
- İlişkilerde: “O kişi de olmadıysa belki diğeri.”
Aslında Tao Tie artık buzdolabında değil; akıllı telefon ekranımızda yaşıyor. Biz de modern çağın bronz kapları olan kredi kartlarımızı onun ağzına doğru uzatıyoruz.
İçimizdeki Tao Tie ile Barışmak
İşte kritik nokta: Tao Tie’yi öldüremezsiniz çünkü o bizim bir parçamız. Ama onu tanıyabilir, yönetebilir, hatta bazen onunla kahkaha atabilirsiniz.
İşte birkaç ipucu:
– Açlığınızı kategorize edin. Fiziksel mi, duygusal mı, ego temelli mi?
– Onu beslemek yerine gözlemleyin. “Gerçekten istiyor muyum, yoksa sadece alışkanlık mı?”
– Zaman zaman ona küçük ödüller verin. Çünkü tamamen bastırılan Tao Tie, geri döndüğünde buzdolabını değil, hayatınızı yer.
Bir Gerçek: Tao Tie Kötü Değil
Tao Tie’nin kötü olarak anılması aslında biraz haksızlık. O sadece “fazla”dır. Fazla yemek, fazla istemek, fazla yaşamak… Bu yüzden de onu tanımak, sınırlarımızı tanımak anlamına gelir. Ve belki de asıl mesele, doyumsuzluğu yok etmek değil; onunla birlikte doymayı öğrenmektir.
Sizce İçinizde Tao Tie Var mı?
Şimdi dürüst olun: Son kez bir şeyden “sadece bir tane daha” istediğinizde ne oldu? Kendinizi tutabildiniz mi, yoksa Tao Tie kontrolü ele mi aldı?
Belki de bu yazıyı okuduktan sonra, o küçük canavarı suçlamayı bırakır ve onunla iş birliği yaparsınız. Sonuçta, hepimizin içinde bir Tao Tie var… ve belki de bu hiç de kötü bir şey değildir. 😄
Yorumlara yazın: Sizin Tao Tie’niz hangi alanda en çok acıkıyor? Yemekte mi, sevgide mi, yoksa Netflix’te “bir bölüm daha” derken mi?